OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

Türkçe ismi Takıntı Zorlantı Bozukluğu olan OKB; takıntı ve zorlantıların görüldüğü, kişinin günlük işlevlerini yerine getirmesini zorlaştıran bir kaygı bozukluğudur. Bu tanımdaki takıntı, irade dışı gelen, bireyi tedirgin eden, benliğe yabancı, bilinçli çaba ile bastırılamayan ve yineleyici özellikteki düşünce imge ya da dürtülerdir. Bunlar, kişinin mantığına, görüşlerine ve ahlak anlayışına uyumsuzdur yani benliğe yabancıdır. Zorlantı kavramı ise bu takıntılı düşünceleri rahatlatmak amacıyla yapılan, istem dışı tekrarlanan hareketler şeklinde açıklanabilir.

OKB’den muzdarip bireylerin genellikle hem takıntıları hem de zorlantıları olmaktadır. Ayrıca genelde bu kişilerin üçte ikisinin birden fazla takıntısı olmaktadır. Zorlantının olmadığı, sadece takıntıların olduğu nadir durumlar olsa da genellikle takıntı ve zorlantılar bir arada görülür. Genel nüfustaki görülme sıklığı yüzde bir – iki civarındadır. Başlangıç yaşı genellikle 18-24 yaş arasında başladığını görürüz.

OKB’den muzdarip bireyler, aşırı düzenli, titiz ve kontrollü görünüm ve tutumlarıyla dikkat çekerler. Bu bireylerin en ufak bir eksiklik bırakmama çabaları, ilişkilerinde aşırı derecede kuralcı, son derece düzgün ve denetimli bir konuşma tarzı olarak karşımıza çıkar. Bu bireyler, saplantı ve zorlantılarından memnun değillerdir, kontrol edebilmeyi dilerler. Çünkü bunlar kendisine çok büyük bir bunaltı vermektedir. Herhangi bir nedenle zorlantılarını yerine getirmeleri engellenirse, bu bunaltıları daha da artar.

OKB’nin bilinen belirgin bir nedeni yoktur, karakteristik çocukluk çağı yaşantıları ya da kişilik özellikleri tam anlamıyla yordayıcı olmamaktadır. Bu konudaki bilgi birikiminin yetersizliği, OKB’nin çok nadir rastlanan bir rahatsızlık olarak görülüp hakkındaki araştırmaların psikiyatri alan yazınında nispeten az araştırılmış olmasına dayanmaktadır. Bununla beraber yapılan aile ikiz ayrıştırma araştırmaları, bu bozuklukta kalıtımsal geçişin rolü olabileceğini göstermektedir. Ayrıca titiz, aşırı kuralcı ve disiplinci yetiştirilme tarzının da bu rahatsızlığın gelişiminde etkili olabileceği düşünülmektedir.

Obsesif Kompulsif Bozukluğun belirtileri şu şekildedir:

Takıntılar:

  • Zaman zaman zorla ve istenmeden ortaya çıkan, kaygı ve sıkıntıya neden olan yineleyici ve sürekli düşünce ve imgelerin varlığı
  • Bu düşünceleri aldırmamaya ya da bunları başka bir düşünce veya eylemle yatıştırmaya çalışma

Zorlantılar:

  • Kişinin takıntısına tepki olarak ya da kendisini yapmaya mecbur hissettiği yineleyici davranışlar (el yıkama, düzenleme, denetleyip durma gibi) ya da zihinsel eylemler (dinsel değeri olan sözler söyleme, sayı sayma, sözcükleri sessiz bir biçimde yineleme)
  • Bu davranış ve zihinsel eylemler, yaşanan olumsuz duyguları azaltma veya korkulan bir olay/durumdan sakınmak amacıyla yapılır.
  • Takıntı ve zorlantılar kişinin (günde 1 saatten çok) zamanını alır ya da günlük işlerde işlevselliğin düşmesine neden olur.

OKB’nin belirtilerinin kendi kendine yok olduğu pek görülmez. Bu nedenle bu tür bir rahatsızlığınız olduğunu düşünüyorsanız mutlaka bir uzman yardımı almanız önerilir.

Araştırmalar, normal insanların yüzde sekseninin aklından zaman zaman OKB rahatsızlığından muzdarip bireylerin aklından geçen rahatsız edici düşüncelerin geçtiğini göstermektedir. Aradaki fark, bu düşüncelerden duyulan rahatsızlık düzeyindedir. OKB rahatsızlığında kişi bu düşüncelerden kaçınmak için işlev bozucu tutum ve davranışlar geliştirmişlerdir. Bunlar, zorlantılı davranışlar ve kaçınma çabasıdır. Yani, örneğin temizlenme takıntısı olan bir birey, takıntılı bir el yıkama davranışı geliştirebilir veya kişi takıntılarını tetikleyen durumlardan kaçınmaya çalışabilir. Ancak bir şey hakkında düşünmemeye çalışmak, kaçınılmaz olarak o düşünceyi düşünme ihtimalini artırmaktadır. Bu düşünceler böylece sürekli gündemde kalmış olur. Telafi edici davranışlarla sağlanan rahatlama ise geçicidir. Böylece OKB’li bireyler, kendilerini zorlantılı davranış ve takıntılı düşünce kısır döngüsü içinde bunalmış olarak bulurlar.

Standart OKB tedavisi, bu şartlı tepkileri ve kısır döngüyü kırmak üzerine tasarlanmıştır. İlk aşamada korkulan düşüncelerle yüzleşme sağlanır. Yüzleşme yoluyla kişi, korkulan düşünceden kaçınmak yerine onlar üzerine odaklanırsa bu durumda olumsuz bir sonuç çıkmayacağını ve anksiyetenin en sonunda yok olacağını keşfeder. Her duygu oluşur, zirveye çıkar ve daha sonra kaçınılmaz olarak söner. İkinci aşamada zorlantılı davranışların önlenmesi yer alır. Çünkü kişi, düşünceyle yüzleşmeye eşlik eden anksiyeteden kaçınma ve etkisini azaltmak için ritüel davranışları kullanırsa, düşünceyle yüzleşmenin olumsuz bir sonuç doğurmadığı ve kaygının azalarak bittiği deneyimi yaşanamaz. Yüzleşme terapisi bir kaygı hiyerarşisi hazırlanarak başlar, danışan kendisi için en az ve en çok kaygı veren durumları terapistin yardımıyla hiyerarşik olarak sıralar ve bir sistematik duyarsızlaştırma planı çizilir. Terapide, tedavi felsefesi anlaşıldıktan sonra yüzleşme ve tepki önleme bir arada kullanıldığı zaman sonuç alınabilmektedir. Tüm bu aşamalar, danışanın hazır bulunuşluğuna göre güvenli bir terapi ortamında, bir uzman eşliğinde değerlendirilmeli ve hayata geçirilmelidir.

Uzm. Psk. Dan. Cem DEVEZER

 

Laika Psikolojik Danışmanlık olarak Obsesif kompulsif bozukluk konusunda yanınızda oluyoruz. Şikayetleriniz ve seanslarımız hakkında detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

KAYNAKLAR

Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), çev. Ertuğrul Köroğlu, Ankara: Hekimler Yayın Birliği, 2014.

Leahy, R. L. (2018). Bilişsel terapi ve uygulamaları (Hasan Hacak, Muhittin Macit, Ferruh Özpilavcı, Çev.) İstanbul: Litera Yayıncılık.

Öztürk, O. ve Uluşahin, A. (2014). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları (Cilt. 1). Ankara, Nobel.

Purdon, C. (2017). Takıntılarla Başa Çıkma, Obsesif-Kompulsif Bozukluğu Kontrol Altına Almanın Yolları. (A. Gündoğdu, P. İşçen, Çev.) İstanbul, Psikonet.