Narsisizmle Başa Çıkmak

Uzm. Psk. Dan. Cem Devezer

Bir önceki yazımızda, narsisizmin gelişimi, kökenleri ve görünümüne kısaca göz atmıştık. İlk yazımızın devamı niteliğinde olan bu yazıda ise, sanıldığından daha belirsiz olan sağlıklılık ve narsisizm ayrımına ve kısaca narsisistik davranışların nasıl uyumlanabileceğinden bahsedeceğiz.

Narsisizm Ne Değildir?

Başkalarının onay ve kabulüne ihtiyaç duymadan kendini kabul ve ifade edebilmek, bir sağlıklı yetişkin özelliğidir. Narsisizmde temel motivasyonunu yoğun bir değersizlik hissinden alan, eleştiri kaldırmayan bir büyüklenmecilik sahnelenir.

Sağlıklı bir yetişkin, hazzı ertelemeyi ve koşulların gerektirdiği doğal ve mantıklı sonuçlara dayalı kısıtlanmayla başa çıkabilir. Bir başka deyişle değerli bulduğu şeylere ulaşmak için rahatından vazgeçebilir. Narsisist, gerek abartılı önemlilik algısına dayanarak, gerekse de hazzı ertelemeyi öğrenememiş olduğundan bu yeteneklere sahip değildir.

Sağlıklı bir yetişkin, duygularını bulunduğu ortam ve durumun normlarına uygun bir şekilde ayarlayabilir, erteleyebilir, kendi kendisini sakinleştirme yeteneğine sahiptir. Narsisizmde duygusal olgunluk seviyesi bir yetişkininkine denk değildir. Engellenmeye tahammül ve özellikle sabırsızlık ve öfke gibi duyguları regüle etme, erteleme, yatıştırma yetisi düşüktür. Hemen ve orada yaşanır, hissedilir, ifade edilir.

Narsisizmle Başa Çıkmak

Narsisizmin panzehiri, temel olarak güç ve kontrol ihtiyacından kademeli olarak azaltmak suretiyle olabildiğince vazgeçmektir. Buna güçsüzlük ve kırılganlıkla ilişkili duygulara, belirsizliğe ve bilinmeyene tolerans gösterme becerisi de dahildir.

Narsisistik kişilik yapısındaki en önemli diğer sorun, çocukluk çağında deneyimledikleri yoğun güvensizlik ve değersizlik hislerinin bir sonucu olan yeterince empati becerisine sahip olmamak ya da hiç empati duyamamaktır. Bu durum, benmerkezci düşünmeye ve davranmaya, bunun sonucunda da eylemlerinin sorumluluğunu almamaya neden olur. Çocukluktaki yoksunluk, güvensizlik, kusurluluk hislerini anlayıp güvenli ve istikrarlı ilişkiler kurarak kendi ihtiyaçlarının yanı sıra diğerlerinin ihtiyaçlarını da dikkate alma riskine girebiliriz. Çocukluktaki olumsuz atmosferin aksine kurulan güvenli ve istikrarlı bir ilişki ağı, aynı zamanda düşüncelerimize meydan okunduğunda, yeni durumlara girerken ortaya çıkacak olan belirsizlik ve kaygı hisleriyle daha güvenle başa çıkma becerilerimizin de gelişmesine yardımcı olur.

İnsan ilişkilerinde bu tür riskler alarak eylemlerimizin sonuçlarını analiz ederiz, alışkanlıklarımızın dışına çıkan sonuçlar elde ederiz ve başkalarından farklı geri bildirimler de alarak büyüklenmeci, hak gören ve ben merkezci tutumlarımızı gerçek dünyanın kurallarına göre tekrar gözden geçirme fırsatı elde ederiz. Bu deneyimler, kökende temel güven – güvensizlik duygumuzun onarımını ve buna bağlı geliştirdiğimiz tutum ve inançların tekrar düzenlenmesini sağlar.