ERKEN DÖNEM UYUMSUZ ŞEMALAR

Doç. Dr. Aylin Demirli Yıldız

… dünün vefakâr koruyucuları, bugünün engelleri!!!

Anılar, duygular, bilişler ve bedensel duyumların bileşiminden oluşan erken dönem uyumsuz şemalar, erken dönemde ihtiyaç duyulan bazı duygusal gereksinimlerin karşılanmamasıyla gelişmektedir. Şemalar kişinin kendine ve ilişkilerine ilişkin algılarını içermekte ve yaşam boyunca tekrarlanan, yıkıcı duygusal ve bilişsel örüntüler olarak tanımlanmaktadır (Young ve ark. 2003). Erken dönem uyumsuz şemalar yaşamın erken dönemlerinde çocuğun içinde bulunduğu çevre hakkında bilgi sağlaması ve başa çıkmaya yönelik olması sebebiyle işlevseldir. Ancak, yetişkinlikte bireylerin değişen çevresel koşullara rağmen dünyayı şemalarıyla tutarlı olarak algılamaları ve şemalarını sürdürecek tepkiler vermeleri sebebiyle uyumsuz hale gelmekte ve psikopatolojilerin oluşumuna yol açmaktadır.

Erken dönem uyumsuz şemaların belli başlı özellikleri bulunmaktadır. Erken dönem uyumsuz şemaların özelliklerinden biri, otomatik olarak ortaya çıkması, esnek olmayan ve temelde hayatta kalmaya yönelik yapısından dolayı değişime karşı dirençli, kendini tekrarlayıcı ve devamlı olmalarıdır (Riso ve ark., 2006). Çevresel koşullar veya olaylarla tetiklenmesi şemaların diğer bir özelliğidir. örneğin Yetersizlik şeması olan bireyin hayatta bir başarısızlık yaşadığında şeması yeniden aktifleşebilir.

Young, kuramında kopukluk/reddedilmişlik, zedelenmiş otonomi/özerklik, zedelenmiş sınırlar, diğerleri yönelimlilik ve yüksek standartlar/bastırılmışlık olmak üzere beş şema alanı ve bu şema alanlarının kapsadığı 18 şema tanımlamıştır. Kurama göre, kopukluk/reddedilmiş şema alanı (terk edilme, güvensizlik, duygusal yoksunluk, kusurluluk, sosyal izolasyon şemaları) diğerlerine güvenli bağlanma gereksiniminin, zedelenmiş otonomi/özerklik şema alanı (bağımlılık, tehditler karşısında dayanıksızlık, iç içe geçme, başarısızlık şemaları) kendini ortaya koyma gereksiniminin, zedelenmiş sınırlar şema alanı (hak görme, yetersiz öz denetim şemaları) gerçekçi limitler ve özdenetim gereksiniminin, diğeri yönelimlilik şema alanı (boyun eğicilik, kendini feda, onay arayıcılık şemaları) ihtiyaç ve duygularını ifade edebilme gereksiniminin, yüksek standartlar ve bastırılmışlık şema alanı (karamsarlık, duyguları bastırma, yüksek standartlar, cezalandırılma şemaları) ise kendiliğindenlik ve oyun gereksiniminin engellenmesi ya da aşırı doyurulması ile oluşmuş şema alanlarıdır.

  1. Alan: Ayrılma ve dışlanma/ reddedilme
  2. A. Terk edilme/istikrarsızlık: Duygusal olarak istikrarsız ve belirsiz öfke patlamaları yaşarlar. Yakında öleceklerinden ya da daha iyi birisinden yana olup kendilerini terk edeceklerinden dolayı önem verdikleri kişilerden duygusal destek, bağlılık, güç ya da pratik korunma sağlamaya devam edemeyecekleri duygusunu içerir.
  3. B. Güvensizlik/suistimal edilme: Başkalarının zarar vereceği, istismar edeceği, küçük düşüreceği, aldatacağı, yalan söyleyeceği, kullanacağı ya da zaafından yararlanacağı beklentisidir.
  4. C. Duygusal yoksunluk: Kişinin normal bir derecedeki duygusal destek arzusunun başkaları tarafından yeteri kadar karşılanamayacağı beklentisidir. İlgi yoksunluğu, empati yoksunluğu, korunma yoksunluğu bu şema içerisinde ele alınmaktadır.
  5. D. Kusurluluk/utanç: Kötü, değersiz, önemli konularda yararsız ya da dışa açıldığında itici olabilecek olma duygusudur. Eleştiriye aşırı hassasiyet, reddedilme, suçluluk, öz-bilinç, karşılaştırma, başkalarının arasında güvensizlik ya da kişinin algıladığı kusurla ilgili utanç duygusu bu şemada yer almaktadır.
  6. E. Sosyal izolasyon/yabancılaşma: Dünyanın geri kalanından izole, diğer insanlardan farklı olma veya herhangi bir grup ya da topluluğun parçası olmama duygusunu yaşarlar.
  7. Alan: Zedelenmiş̧ özerklik ve performans
  8. A. Bağımlılık/yetersizlik: Başkalarından yardım almadan ehil bir tavırda kişinin günlük sorumluluklarını yerine getirememe inancına sahiptirler.
  9. B. Hastalıklar ve zarar görme karşısında dayanıksızlık: Herhangi bir anda kesin bir felaket olacağı ve ondan korunamayacak olmanın abartılı korkusunu yaşarlar.
  10. C. Yapışıklık/gelişmemiş̧ benlik: Tamamen bireyleşme ya da normal sosyal gelişim pahasına biriyle ya da önem verilen kişilerle aşırı duygusal ilgi ve yakınlık içerisinde olurlar.
  11. D. Başarısızlık: Başarısız olma ya da başarı alanlarında (okul, kariyer, spor gibi) akranlarına göre temelde yetersiz olma inancına sahiptirler.

III. Alan: Zedelenmiş̧ Sınırlar

III. A. Hak görme/büyüklenmecilik: Kişinin başka insanlara göre üstün olma sanısıdır. Bu yüzden özel hakları ve ayrıcalıkları olduğunu düşünür.

III. B. Yetersiz öz-denetim/öz-disiplin: Kişisel amaçlarına ulaşmak için yeterli bir öz denetim ve engellenme toleransı uygulayamazlar. Duygularını ve dürtülerini ifade etmeyi düzenleyemezler.

  1. Alan: Başkalarına Yönelimlilik
  2. A. Boyun eğicilik: Zorlandığını hissettiği için kontrolünü başkalarına teslim eder. Bu şemanın işlevi, öfkeden, tepki almaktan, ya da terk edilmekten kaçınmadır.
  3. B. Kendini feda: Kendi memnuniyetleri uğruna başkalarının ihtiyaçlarını giderirler. Bunu muhtaç olarak gördükleri kişilerle duygusal bağlantı sürdürmek ya da öz saygı kazanmak, suçluluktan kurtulmak, başkalarını acıdan korumak için yaparlar.
  4. C. Onay arayıcılık/tanınma arayıcılık: Güvenli ve gerçek kendilik duygusu geliştirmek yerine başkalarından onay almaya ve tanınmaya değer verirler.
  5. Alan: Tetikte Olma ve Baskılama/Ketleme
  6. A. Olumsuzluk/karamsarlık: Yaşamın olumlu yönlerini küçük görürken yaygın olarak ve ömür boyu olumsuz yönlere (acı, ölüm, hayal kırıklığı gibi) odaklanır.
  7. B. Duygusal baskılama: Kendiliğinden oluşan eylemleri, duyguları ve iletişimleri engeller. Bunu genelde dürtülerinin kontrolünü kaybetmekten ve eleştirilmekten sakınmak için yaparlar. Bu kişiler genellikle donuk, sıkılgan, geri çekilen ya da soğuk olarak nitelendirilirler.
  8. C. Yüksek standartlar/aşırı eleştiricilik: Kınanma ve utançtan kaçınmak için benimsenmiş̧ yüksek standartları karşılamayla uğraşmak zorunda kalma duygusuna sahiptirler. Bu şema tipik olarak kendisine ve başkalarına yönelik sürekli baskı ve aşırı eleştiricilik duygusuna sebep olur.
  9. D. Cezalandırıcılık: Kişilerin hata yaptıkları için çok sert cezalandırılmak zorunda oldukları kanaatine sahiptirler. Kişinin standartlarını karşılamayan kişilere hoşgörüsüz ve öfkeli olma eğilimini kapsar.

Bireyin davranışları bizzat şemanın bir parçası değil, bireyin bir şemaya tepki olarak uyumsuz davranışlar geliştirdiğini ileri sürmektedir. Şemaların çocukluktaki belirli çekirdek duygusal ihtiyaçların karşılanmamasından kaynaklandığı ifade edilmektedir. Bu temel ihtiyaçları 1) başkalarına güvenli bağlanma (güvenlik, istikrar, bakım ve benimseme), 2) özerklik, yetenek ve olumlu kimlik algısı, 3) ihtiyaç ve duyguları ifade özgürlüğü, 4) kendiliğindenlik ve rol yapma, 5) akılcı sınırlar ve özdenetim olarak belirtmektedirler (Young ve diğ., 2009). Psikolojik olarak sağlıklı birey bu duygusal ihtiyaçlarını uyumlayıcı bir şekilde giderebilendir. Çocuğun doğuştan gelen mizacı ile çocukluk dönemindeki çevresi arasındaki etkileşim, bu temel ihtiyaçların doyurulmasına değil, engellenmesine neden olur. Şema terapinin amacı bireyin bu ihtiyaçlarını giderebilecek uyumlu yollar bulmasına yardımcı olmaktır (Young ve diğ., 2009).

Laika Psikolojik Danışmanlık olarak erken dönem uyumsuz şemalar konusunda yanınızda oluyoruz. Şikayetleriniz ve seanslarımız hakkında detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.